Ana SayfaYayınKarçal DergisiArdanuç’un Alıç Ağaçları

Bunları da beğenebilirsin!

Ardanuç’un Alıç Ağaçları

Leman Albayrak

 

Botanikçi Hikmet Birand’ın Tübitak yayınlarından çıkan “Alıç ağacı ile sohbetler” kitabını bilmeyen yoktur. Bu eserinde Hikmet Birand, Ankara’nın Dikmen ilçesindeki yalnız bir alıç ağacını karşısına alıp Anadolu’nun geçmişini, geçirdiği değişimi sorgular; Anadolu’nun ormanları, toprağı, suları, bozkırları ve bunların birbiri ile ilişkileri gibi pek çok konuya değinerek önemli bilgi ve gözlemlerini sohbet edercesine aktarır. Türkiye’nin doğal ve kültürel zenginliklerini fark etmemizi, bu güzelliklerin korunmasının önemini hatırlatır.

Alıç ağacıyla bizim de bir sohbetimiz oldu.

Alıç ağacı ve çocukluğum
Bitki örtüsü, iklimi, toprağıyla doğanın içinde yaşayanlar onunla hemhal olur. Çocukluk çağında etrafımızda gördüğümüz, onlarla bağ kurduğumuz varlıklardan biri de ağaçlardır. Bazılarının meyvesini yedik, kiminde salıncak kurduk, arkasına saklandık, tepesine tırmandık, kuru dallarını topladık… Ağaçlarla böyle kuvvetli bağınız olduysa sonraki dönemlerde de onu hatırlıyor ve arıyorsunuz. Kaç yaşında olursanız olun, çocukluğunuzda yeri olan ağaçlar ve o günler gözünüzün önüne gelir. Hele hele şehrin dört duvarı arasında iken onları  ararsınız. Bir de o ağacı dört mevsim gözleyebiliyorsanız zamanın nasıl geçtiğini takvime değil ağaçlara bakarak anlarsınız. İşte bu şekilde doğup büyüdüğüm köyde beni etkileyen ağaçlardan biri de alıç ağacıydı. Benim gözümde bu dönemlerde alıç ağacı tek bir tür idi, başka alıçlar yoktu. Ta ki sonraki yıllarda bir kitapta (Endemic Plants of Turkey, Torlak vd., 2010) Ardanuç’ta endemik bir alıç türünün literatüre kaydedildiğini okuyana kadar.

Peki, alıç nasıl bir ağaçtır?
Alıç (Crataegus); genellikle kısa boylu, pembe, sarı veya beyaz renkli çiçeği; kırmızı, turuncu, sarı renklerde meyveleri ve 1-3 adet tohumu olan bitkidir. Dünya üzerinde Crataegus cinsine ait yaklaşık 200 kadar tür vardır ve bu türler çoğunlukla kuzey yarım küreye ait ılıman bölgelerde yayılış gösterir.  Ülkemiz ise  yaklaşık  20 alıç türünü bulunduran bir gen merkezidir. Alıç ağacı, bulunduğu bölgeye göre değişmekle birlikte nisan-haziran ayları arasında çiçeklenir. Uzun yıllar yaşama özelliklerinden dolayı çoğu yerde anıt ağacı olarak korunmaktadır.  Alıç ağacı meyve veren ağaçların sonuncularındandır; kış öncesi meyvesi yenilebilecek olduğunda diğer ağaçlardaki meyveler bitmiş olur. Alıç ağacı, Anadolu’da çeşitli yerel adlarla bilinir. En bilinenleri Alış, Aloş, Aluç, Eloç, Geyik dikeni, Haliç, Haluç, Kızlar yemişi, Kuş yemişi, Yemişken, Zarur, Dağ elması,  Sarı alıç, Yemişen, Ğızran’dır.

Alıcın tıbbi olarak kullanımı
Alıçlar, yüksek derecede antioksidant içeren, kalp-damar hastalıkları için önemli olan C vitamini ve potasyum bakımından zengin türlerdir. Meyveler başta kalsiyum, demir, fosfor,  magnezyum olmak üzere önemli miktarda mineraller içerir. Bilimsel araştırmalara göre alıç, başlıca neurosedatif ve kardiyotonik işlevi olan popüler bitkisel tedavi unsurlarındandır. Alıcın kalp ve beyne olan kan akışını, kalbin kasılma gücünü artırdığı ve kalbi düzensiz atışlara karşı koruduğu, kan basıncını (tansiyon) dengelediği kanıtlanmıştır. Alıç; yaprakları, çiçekleri ve meyvesinden hazırlanan çay ve marmelatı, reçeli ve sirkesi ile çeşitli şekillerde değerlendirilmektedir. Örneğin bilimsel adı Crataegus monogyna Jacq. olan küçük kırmızı meyveli bu alıç türünün çiçekleri kalp çarpıntısında suda kaynatılarak içilir.

Alıçlar bir çok kültür bölgesinde yer alır.
Alıç ağacı çeşitli kültürlerde mitolojik özelliklere sahiptir. Alıç; güçlü dallarıyla canlanan hayatı, bereketi ve  ilkbaharı simgeler.  Romalılar, bebeklerini hastalık ve nazardan koruduğuna inandığından alıç dallarını beşiklerine takmışlardır. Bir başka inanç ise Hz. İsa’nın başına takmış olduğu tacın alıçtan yapıldığıdır. Orta Asya’da, Tanrı Dağları’nın eteklerinde tek başlarına görülen bu meyveli ağaç, Türkler tarafından da kutsal sayılır; dallarından tütsü yapılarak kötü ruhlardan, hastalıklardan korunulduğuna inanılırdı. Taştar Ata’da, kırmızı alıç ağacından dilekler dilendiğinden bahsedilir.

Yukarda sözünü ettiğimiz  Hikmet Birand, Çal dağının tepesindeki tek ağacı, alıcı ziyaret eder, onunla dost ahbap olur, uzun uzun sohbetler eder. Ağacın diliyle bir de insanı daha fazla düşünmeye iter; “Siz (insanlar) toprağı, evet her şeyin temeli olan toprağı ya bilgisizlikten ya da kazanç hırsınızdan çok hırpaladınız, harap ettiniz (…) Bu güzel memleket, düşün, ne yalnız senin, ne de benim; aynı zamanda bizden türeyeceklerin, çocuklarımızın, torunlanmızındır. Sonra halimiz nice olur?”

Biz de alıç ağacı gözüyle Ardanuç’a baktığımızda benzer duygular hissettik.

Ardanuç’un Alıç ağaçları
Dedik ya çocukluğumuz alıçlar arasında geçti. Şimdi bakıyorum da zihnimde ne kadar yer etmiş. Mesela meyvesine kirkat (girkat) derdik. Yabanisi kırmızı ve küçük meyveli olurdu.  Alıç ağaçları, yerleşim yerleri içerisinde ve kırsal alanlarda, tek tük halde çayırlarda, karstik arazilerde daha çok göze çarpardı. Mesela, Ferhatlı köyünden Çakıllar, Sakarya köyüne kadar alıç ağaçlarının yaygın olduğu söylenirdi. Hatta 2005 yılına ait bir yayında Ardanuç ilçesinin Alıç türlerinden Türk alıcı (Crataegus turcicus) ‘‘endemik tür olarak’’ Yolüstü köyünde keşfedilerek literatüre geçmişti. Beni daha çok heyecanlandıran da buydu.

Alıç, meyveleri en son olgunlaşan bitkilerden olup sonbahar döneminde toplanır. Meyveleri hassastır, kısa sürede bozulabilir. Alıçlar, ekim sonunda-kasım ayı içerisinde sonbahar soğuklarını aldıktan sonra daha lezzetli olur. Zedelendiğinde erken bozulacağından halk, ağaç altına serdikleri örtüler (cecim) üzerine ağaç dallarını silkeleyerek düşürür. Alıç meyvesi, yöremizde geçmişte daha fazla olmak üzere alıç pekmezi, marmelatı ve sirkesi yapılır ve genellikle aile içinde tüketilir. Lezzetli alıç marmelatı ustalık ve emek ister; marmelatı yapılacak alıçlar iki katı oranındaki su ile pişirildikten sonra elekten geçirilir ve teşti (geniş bakır kap) içinde tekrar kaynatılır. Sıcakken kavanozlara doldurulur. Alıçtan sirke de yapılmakta olup bu ürün son yıllarda aranır olmuştur. 

Ardanuç için alıç ağacının önemi
Tıbbi ve aromatik bitkiler bakımından büyük potansiyel arz eden ilçemiz için bir de alıç ağacı nerden çıktı diyebilirsiniz. Oysa alıç ağacı kendine has birçok özelliğe sahip. Kurak yamaçlarda yetişebilmesi, arıcılığı desteklemesi, kökleriyle erozyonu önlemesi gibi nice faydaları var.

Alıç ağacı ile ilgili bilgimiz derinleştikçe bu ağaç ve meyvelerinin yöremize katkısının ne olabileceğini merek ettik ve araştıralım dedik. Acaba ilçemizde, köyümüzde bu ağaçların geçmişteki ve şimdiki halleri nedir, bu ağaca dair kültürel birikimimizde neler vardı soruları oluştu. Peki, bir de kırsal kesim olan ilçemiz, alıç ağacı yetiştiriciliği ile özdeşleşip öne çıkamaz mıydı? Bu sorularla birlikte bu süreçte karşımıza neler çıktı neler…

Alıç ağacı ve Girkat Derneği
Ardanuç’un kırsal ekonomisi için alıç ağacı yetiştiriciliğini önemli gördük. Ve kendi yağında kavrulan, varlık içinde yokluk çeken Ardanuç için birkaç bitki türü kültüre alınarak üretim yapılamaz mıydı diye düşündük. Bu sorular üzerine 2016 yılında, somut adım atılması umuduyla bu öneriyi Ardanuç Belediyesi ile paylaştım. Aynı zamanda tanıdığım, eğitimlerine katıldığım ve bitkilere olan hayranlığını bildiğim bir fitoterapistin bu konuda yardımcı olacağını da belirttim. Bu konu ve kişilerle görüşmelerin ardından,  bu öneriler herkesçe makul bulundu ve doğal olarak somut bir çıktı istendi. Bu nedenle Ardanuç’un köylerinde arazi çalışmaları, gezi-gözlemler yaptık. Gün doğumundan güneş batana kadar vadilerden dağlara, yaylalara çıkıyorduk. Yeni bitkiler tanımak, rengarenk çiçeklerini görmek, hepsinin de ne çok özelliği olduğunu bilmek… renkli bir rüyadan sevinçle uyanmak gibi. Gelelim tekrar alıcımıza… Çalışmalarımızı işlevsel hale getirmek ve koordine etmek amacıyla bir dernek kurmayı düşündük. Derneğin adı olan GİRKAT, alıç ağacının yöredeki adı olan kirkat’tan  gelmektedir.

Derneğimizin amacı en başta doğadan sürdürülebilir toplayıcılık, bitkileri doğru tanıma ve kullanma, geleneksel mahsülü değerlendirme, işin geleneksel usülünü bilen kadınların emeğinin karşılığını almasına destek olmak üzere bu ağacın varlığına, önemine, şifasına dikkat çekmekti. Bunun için gönüllü çaba sarf ettik. Bunlardan biri olarak, birkaç köye  giderek alıç meyvesi topladık. Örneğin gittiğimiz köylerden birinde, bir çayırda meyvelerinin bir kısmı yere düşen alıcın dallarda kalanlarını toplamak için sahibinden izin aldık. Gerçi sahiplik de denemez; biz insanlar, kuşlar diğer hayvanlar ağaçtan istifade ettikten sonra… 83 yaşındaki dedemiz eline bir değnek alıp ağaca çıktı. Ayaklarını 3-4 kez art arda dallara vurarak silkeledi.  Ağaçtan meyveleri düşürürken bir yandan da şiirler, maniler okuyordu.

Bu yaşanmışlıkların üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra Ardanuç’taki Harmanlı köyü fidanlığında alıç fidesi üretimi yapıldığını öğrendik. Bir de Artvin İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından alıç ağacı yetiştirmek ve bunun için yeterli arazisi olanlar için ücretsiz olarak alıç fidanı verildiğini duyduk. Fidan alanlarla yaptığımız sohbetlerde, alıç ağacının nasıl yetiştirileceği, meyvesinin nasıl değerlendirileceğine dair  yeterli  bilgi bulunmadığını farkettik.  Bu anlamda da bir farkındalık oluşturduğumuzu düşünüyoruz.

Daha başka neler yapılabilir?
Alıç ağaçları, yöreye uyum sağladığı için kent içinde parklarda rahatlıkla kullanılabilir.   Çiçekleri, yaprakları ve sarı, kırmızı tonlarında meyveleri göze hoş görünür. Derinliği az, kumlu ve taşlı topraklarda yetişebildiği için Ardanuç’ta erozyona maruz sahalarda aşınmayı önlemede kullanılabilir. Bu, diğer ilçelerde de yaygınlaştırılabilir. Bunlar yapılırken de geçmişte ceviz ağacının başına gelenlerden de ders alınması lazım. Odun gözüyle bakılan ve bilinçsizce yok edilen nice meyve ağaçları vardı. Alıç ağaçları bir nebze daha şanslıydı.

Unutulmamalıdır ki günümüz dünyasında biyoçeşitlilik, gıda ve sağlık bağlamında düşünüldüğünde genetik kaynaklarımızı tanımak, sahip çıkmak bizler için elzem. Kasaba, köylerimizde meyve ağaçları kesildikçe kuş seslerine hasret kaldık… Bir de 21. yüzyılda daha da belirginleşen insan kaynaklı küresel ısınmaya karşı, alıç gibi yarıkurak sahalara dayanıklı, az su ihtiyacı olan türlerin önemi artabilir. Öyleyse bol alıçlı bir Ardanuç neden olmasın? 

Artık Ardanuç’ta da alıç ağaçları gördüğünüzde, onların sadece bir ağaç olmadığını, Ardanuç’taki alıçların önemli kültüre, ekolojik öneme sahip olduğunu bu sohbetle hatırlamak dileğiyle. 

Kaynaklar
Altundağ, E. (2009). Iğdır İlinin (Doğu Anadolu Bölgesi) Doğal Bitkilerinin Halk Tarafından Kullanımı. İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Farmasötik Botanik Ana Bilim Dalı, İstanbul, 448 s. (Doktora Tezi).

Batu, A. (2012). Alıç Meyvesinin Fonksiyonel Gıda Olarak Değerlendirilmesi ve İnsan Sağlığı Bakımından Önemi. Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi, 5(2), 01-05.

Baytop, T. (1994). Türkçe Bitki Adları Sözlüğü, Ankara, s. 29.

Birand, H. (2008). Alıç Ağacı ile Sohbetler. Ankara: Tübitak Popüler Bilim Kitapları.

Dönmez, A. A., Dönmez, E. O. (2005, January). Crataegus turcicus (Rosaceae), a new species from NE Turkey. In Annales Botanici Fennici (pp. 61-65). Finnish Zoological and Botanical Publishing Board.

Özarslan, M. ve Gümüş, E. O. (2021). “Ardıç Ağacı ve Tütsü Olarak Kırgızistan’da Kullanılması”, Doğan Kaya Armağanı C. II, Sivas: Vilayet Kitabevi.

Özdeveci, B. (2006). Crataegus Türlerinin Fitoterapideki Önemi. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Schmidt, U. and U. Kuhn. (1994). Efficacy of the Hawthorn (Crataegus) Preparation LI 1370 in 78 Patients With Chronic Congestive Heart Failure Defined as NYHA Functional Class II Phytomedicine 1: 17-24.

Swerdlow, JL. (2007). Şifalı Bitkiler. Doğanın Eczanesinden 100 Mucize Bitki. National Geographic Dergisi. Mart Sayısı. Sayfa: 6.

Torlak, H., Vural, M. ve Aytaç, Z. (2010). Endemic plants of Turkey. Kültür ve Turizm Bakanlığı= Ministry of Culture and Tourism.

Üçer, M. (1991). “Halk Kültürümüzde Alıç”, Kızılırmak Dergisi, S. 7, Sivas, s. 34.

Son Gönderiler