Ana SayfaYayınKarçal DergisiArtvin Hafızasını Birleştirecek Bir Müze Hayal mi?

Bunları da beğenebilirsin!

Artvin Hafızasını Birleştirecek Bir Müze Hayal mi?

Elif Saraç

 

Geçmişi öğrenmek, ziyaret edilen ülkeyi, kenti merak etmek ya da tüm bunlardan bağımsız olarak sadece sanat ve kültürün tadını çıkarmak bile insanların müzeleri ziyaret nedenlerindendir. Peki, Artvin’de bu nedenlerden herhangi birini hissetseniz de gidip görebileceğiniz bir müze olmadığını biliyor musunuz? Bunun eksikliğini hissetmiyor musunuz? Peki, harekete geçilmesine engel olan nedenler neler? Sorular bu şekilde uzar gider. 

Artvin’de doğup büyüyen kaç kişinin müze görebildiğine dair küçük bir araştırılma yapılsa sonuç ne çıkardı sorusu şimdilik net bir cevap sunmaz. Ama hepimiz biliyoruz ki okumak için şehir dışına gidenler ve şehir dışına çıkma imkânı olup müze gezme fikri aklına gelen azınlık bir grup dışında çoğunluğun hayatlarının hiçbir döneminde müze görmediğinden, hatta müzenin ne olduğuna dair fikrinin bile olmadığından emin olabiliriz. 

Yaşadığımız coğrafyada müzeciliğin ilk izleri Selçuklu Dönemi’ne kadar dayandırılsa da kurumsal olarak ilk müze, Osman Hamdi Bey’in girişimleri ile 1881’de temeli atılan Müze-i Hümayun’un, 1891 yılında “İstanbul Arkeoloji Müzesi” olarak hizmete açılması ile gerçekleşebilmiştir. Atatürk’ün de desteği ile Cumhuriyet Dönemi’nde yeni müze binaları inşa edilmiş (ilki Ankara Etnografya Müzesi), müzeleri çağdaş standartlara çıkarabilmek için uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapılmaya başlanmıştır. Günümüze gelindiğinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı yaklaşık 450 müze sayısına ulaşılmıştır. 

Müzecilik çalışmalarının başlamasının üzerinden 100 yıldan fazla geçmiş, bu süreçte yüzlerce müze kurulabilmişken Artvin için henüz çağdaş bir müzeden bahsedebilmek ne yazık ki mümkün değildir. Yapılan araştırma neticesinde özel girişimle, 2017 yılında, Arhavi ilçesine bağlı Dikyamaç Köyü’nde (Kamparna) Yaşam Tarzı Müzesi kurulmuş, Şavşat-Meydancık ve Tepeköy’de köy tüzel kişilikleri tarafından bölgenin yaşam kültürünü yansıtan müzeler oluşturulmuş. 

Hopa Kültür Evi ve Müzesi (https://karadeniz.gov.tr/artvin-muzeler/)

Yine aynı yıl Hopa Belediyesi girişimiyle Hopa Kültür Evi ve Müzesi’nin açılışı yapılmış. Son derece iyi niyetle gerçekleştirildiğinden şüphe duyulmayacak bu girişimleri, Artvin için kent arkeolojisi, tarihi, coğrafyası, günlük yaşamı ve etnografik özelliklerini tam olarak yansıtabilen çağdaş bir müze olarak ele alabilmek ne yazık ki mümkün değildir. 

2017 yılında 3. Milli Kültür Şurası kararlarında, bünyesinde müze bulunmayan illerde müze kurulacağına yer verilmiştir. İl Kültür Turizm Müdürlüğü’nden alınan bilgilere göre Artvin’de bir müze kurulması için bakanlık tarafından karar alınmış, proje oluşturulmuş ve 2022 yılı bütçesinden ödenek beklenmektedir. 

Nitelikli turizm faaliyetleri içerisinde hareket eden insanlar seyahat ederken müzeleri ziyaret etmeyi, kent ve o kentin sahip olduğu geçmiş hakkında bilgi edinme fırsatını ihmal etmezler. Bu açıdan bakıldığında Artvin mevcut doğal ve tarihi potansiyeline ek olarak bir müzenin var oluşu ile turistleri çekmek için de ciddi bir fırsat elde edebilir. 

Kent tarihine geçmiş toplulukların, uzun yıllar boyunca etnik, dini ve diğer bütün kimlikleriyle tarih boyunca kentin sicilinde var olması, kentin bütün bu zengin mirasını sürdürerek sonraki kuşaklara aktarması zorunluluğunu da doğal olarak beraberinde getiriyor. Artvin gibi kadim şehirlerin sicilindeki eşrafın ortaya koyduğu sanat anlayışı, bilim ve teknik düzeyi, sosyal yaşamı hakkında somut veriler sağlayan ve korunmalarında kamu yararı görülen eşya ve yapıtların günümüz toplumuna müzeler aracılığıyla tanıtılamıyor oluşu nereden bakılırsa bakılsın ciddi bir tarih-kültür sorunudur. 

Müzeleri ziyaret etmenin bir başka büyük yararı da artık var olmayan yerlerden ve kültürlerden objeleri bulmaktır. Atalarımız tarafından kullanılan çoğu el yapımı araçları,  günlük hayat içerisinde işlerin nasıl yapıldığını, hayatın nasıl göründüğünü ve hatta insanların her gün ne giyip ne yaptığını, neler yiyip içtiklerini, çocukların nelerle oynadıklarını, düğünlerin nasıl olduğunu, üretimin nasıl yürütüldüğünü, kaybolan veya unutulan şeylerden bahseden eski metinleri, kısaca bir zamanlar gelişen ve zamanla kaybolan kültürlerin oluşturduğu bir mozaiğin tüm parçalarını modern zaman insanları ile birleştiren ve onları tarihleri ile birbirine bağlayabilen mekânlar yine müzelerdir. 

Tüm bunlar ışığında kentte planlanacak müzenin amacı, kentlileri hâlihazırda ortak oldukları ve farkında olmadıkları ya da unutmaya başladıkları anılar ile bir araya getirilmiş bir kimlik altında buluşturan, kentin tüm paydaşlarının öyküsünü yansıtan alanlar yaratmak olmalıdır. Böylece kent paydaşları hiç var olmadıkları zamanlarda yaşamış insanların yaşamlarına dair kanıtları görecek, yaşadıkları belki de doğup büyüdükleri şehrin kökleriyle bağlantı kurabileceklerdir. Buna yönelik olarak müze, ziyarete gelenleri geliştirmek, farklı yaş ve ilgi gruplarına yönelik eğitimler ve sosyal etkinlikler oluşturarak toplumla etkileşim içerisinde olma konularına da odaklanmalıdır.

Artvin’de yapılan arkeolojik kazılar sonucunda elde edilen eserler Rize, Erzurum, Trabzon gibi çevre illerin müzelerine taşınır. Oysaki buralardan bulunan, Artvin tarihi ve kültürüne ait izler taşıyan bu eserlerin yerinde sergilenmesi her zaman daha idealdir. Kurulacak bir müze bu eserlerin yeniden ait oldukları topraklara dönmesine olanak sunar. Ancak bu şekilde çevre illerdeki bu eserleri görme imkânı olmayan Artvin halkının, özellikle öğrencilerin ve çocukların bu eserleri tanıyıp bağ kurmalarına hizmet edilebilir. Kendi kültürünü ve tarihini öğrenen çocuklar, başka kültürlerle aralarındaki ilişkiyi kavrayabilir, yaşadığı toplumun ve diğer toplumların değerlerini anlayabilirler. Ancak bu şartlarla ICOM (Uluslararası Müzeler Konseyi)  tarafından yapılan  “Müze, kâr amacı gütmeksizin toplumun ve onun gelişiminin hizmetinde ve halka açık olan; çalışma, eğitim ve zevk amacıyla insanlığa ve çevresine ait maddi delillerden sergiler oluşturan, sergilenen kültür varlıklarını koruyan, araştıran, tanıtan daimi kuruluştur.” tanımına da uygun, şehrin hak ettiği çağdaş bir müze hayali gerçeğe dönüşebilir.

Müze kurulum ve işleyişi, izleyici ile müzenin karşılıklı katkılarıyla gerçekleşir. Bu sürecin sağlıklı işleyebilmesi için de gerek halk gerek sivil toplum kuruluşları gerekse kurumların bir araya gelmesi, karşılıklı desteklerin oluşturulması ve farklı disiplinlerde çalışmalar yürüten uzmanların desteği sağlanmalıdır. 

Müzeler, özellikle yerel kültürün korunmasında önemli bir rol üstlenirler. Dikkatli belgeleme ve eserlerin korunması ile bir kültür, geleceği ne olursa olsun kaydedilebilir ve hatırlanabilir. Aynı zamanda farklı kültürel geçmişlerden gelenler tarafından da paylaşılabilir ve anlaşılabilir. Tarih boyunca farklı dönemlerde, pek çok farklı devletin ve kültürün hâkimiyetinde kalan ve bu mozaiğin hala izlenebildiği Artvin elbette ki hazinesindekileri hem halkına hem de her yıl öncelikle doğası için gelen turistlere sunma fırsatını hak ediyor. 

Müzede Artvin yerel kültürünün saygılı bir şekilde sergilenmesi, kültürlerine saygı duyan eğitimli bir halkın oluşmasını sağlarken kültür kaybının da önüne geçilmesine katkı sunacaktır. Yıllarca okuma yazma oranlarının yüksekliğiyle anılan ve bununla övünen Artvin’de bir müzenin eksikliğinin, tüm paydaşlar tarafından ortak bir problem olarak görülmesi kadar çözümün de tüm paydaşların katkısı ile mümkün olacağı unutulmamalıdır. Tarihimizi ve kültürümüzü öğrenmemiz yalnızca bireysel sorumluluğumuz değil, aynı zamanda küresel dünyada toplumsal bir varlık olarak kendimizi tanımamız açısından da bir vatandaşlık görevidir. 

Gelişen dünya, günlük telaşlar, teknolojik gelişmeler, göçler insanların ve doğal olarak şehirlerin tarihten, geleneklerden giderek uzaklaşmasını zorunlu kılıyor. Buradan hareketle, kurulacak müzenin Artvin’in arkeolojik, tarihi ve etnografik geçmişinin yaşatıldığı, unutulan oyunların, önemli olayların hatırlandığı ve yaşatıldığı birer bellek merkezi ya da biraz modern, belki de teknolojik bir tabirle kentin hard diski olabilmelidir. Müzenin kentin ayakta kalabilmiş, tarihi ya da mimari özelliklerini yansıtabilecek, kullanımda olan, restorasyonla veya gerekli modern eklerle ayağa kaldırılabilecek bir yapı içerisine konumlandırılması bellek mekânı olacak müze için de ideal olabilir. Arkeolojik kazılardan ele geçmiş ve başka şehirlerden dönmeyi bekleyen eserler, anıtlara ait belge niteliğindeki malzemeler, kent tarihi ve kültürüne dair bilgiler taşıyan arşiv belgeleri, el sanatları ve zanaat ürünleri, günlük yaşama dair objeler, kent hafızasında yer etmiş mekân ve kişilerin fotoğrafları gibi somut eserler; soy, din, dil, gelenek, şiir, sözlü anlatımlar, festivaller gibi dijital teknolojilerle sunularak kent halkının belleğini tazeleyecek somut olmayan kültürel miras öğeleri ile desteklenebilecek ve kentlilerin aidiyetini güçlendiren, geçmiş, bugün ve yarın arasında bağ kurulmasını sağlayacak bir müzeyi Artvin çok bekledi ve bu artık bir hayal olmamalı.

Son Gönderiler